Uğur Mumcu kimdir?

22 Ağustos 1942'de Kırşehir'de dünyaya gelen gazeteci, yazar ve araştırmacı Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirmişti.
UĞUR MUMCU'NUN HAYATI
Annesi Nadire Mumcu, babası Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey idi. Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde, Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu.
Eşi Şükran Güldal Mumcu (Homan) ile olan evliliğinden bir oğlu (Özgür) ve bir kızı (Özge) olmuştur.
Uğur Mumcu anısına ailesi tarafından Ekim 1994'te Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı adında bir vakıf kurulmuştur.
Eşi Şükran Güldal Mumcu, 23. Dönem TBMM'ye İzmir Milletvekili olarak girmiş ve 10 Ağustos 2007 - 7 Haziran 2015 tarihleri arasında TBMM Başkanvekilliği görevini yürütmüştür.
Ağabeyi İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Ceyhan Mumcu'nun Uğur Mumcu ile ilgili röportajlarının bir kısmı Kardeşim Uğur Mumcu adıyla bir kitapta toplanmıştır.
Yeni Ortam gazetesinde köşe yazarlığı yapan Uğur Mumcu, 1975’ten itibaren Cumhuriyet’te "Gözlem" başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. Aynı zamanda Anka Ajansında çalışmaktaydı.
1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. "Gözlem" başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı.
1981’de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak için yazdığı Silah Kaçakçılığı ve Terör yayımlandı. Aynı yıl, Mehmet Ali Ağca'nın Papa'yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalarını yoğunlaştırdı.
1987’de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları; 1991’de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 yayımlandı.
1991 yılında İlhan Selçuk ve yaklaşık seksen Cumhuriyet gazetesi çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet gazetesinde yazan Mumcu, Cumhuriyet gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet'e döndü.
UĞUR MUMCU NE ZAMAN VE NEREDE ÖLDÜ?
Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek 51 yaşında hayatını kaybetti. Suikastin hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulamadığı, patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin ise süpürgeyle süpürüldüğü iddia edilmiştir.
UĞUR MUMCU'YU KİM ÖLDÜRDÜ?
Suikasti; İslami Hareket, İBDA-C, Hizbullah gibi radikal sağ örgütler üstlendi. Suikastın arkasında MOSSAD'ın ve kontrgerillanın olduğu da iddia edildi.
1993 yılında Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu ziyaret eden dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, 'cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğunu söylese de suikastın failleri yakalanamadı.
UĞUR MUMCU NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
Ergenekon Davası sanıklarından Ümit Oğuztan, iddianamede yer alan ifadesinde Uğur Mumcu'nun, seri numarası silinmiş ve Kürdistan Demokratik Partisi lideri Celal Talabani'ye götürülen silahlarla ilgili araştırması nedeniyle öldürüldüğünü iddia etti.
Uğur Mumcu, 7 Ocak 1993 tarihinde gazetedeki köşesinde 'MOSSAD ve Barzani' başlıklı bir yazı yayımladı. Bu yazısında Barzani, CIA ve MOSSAD arasındaki bağlantılara değindi ve yazısını şöyle bitirdi: "Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD'ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, anti-emperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?"
Uğur Mumcu'nun abisi Ceyhan Mumcu kendi yaptığı araştırmada ölümüne yakın bir süre içerisinde MOSSAD ve Barzani ilişkisi ortaya çıkınca İsrail büyükelçisinin ısrarla Uğur Mumcu ile bire bir olarak görüşmek istediğini, fakat kardeşinin tek görüşmeyi kabul etmemesine rağmen görüşmenin yapıldığını söyledi.
8 Ocak 1993 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki 'Ültimatom' başlıklı yazısında ise yakında yayımlayacağı kitabında istihbarat örgütleri ile Kürt milliyetçileri arasındaki bağlantıları açıklayacağını yazdı.
Uğur Mumcu, öldürülmeden önce polis-mafya-siyaset ağının derin boyutlarını araştırıyordu. Uğur Mumcu'nun öldürülme nedeni olarak Abdullah Öcalan'ın bir müddet Milli İstihbarat Teşkilatı için çalıştığını araştırması olduğu iddia edildi.
Ayrıca suikasta uğramadan önceki süreçte Uğur Mumcu, 'Kürt Dosyası' adlı kitabını yazmaktaydı. Bu kitabında PKK'nın oluşumunu, Kürt ayaklanmalarını, Abdullah Öcalan'ın aldığı dış desteği ve Barzani-İsrail-Öcalan ilişkisini incelemekteydi. Kitap tamamlanamadı.
MUMCU’NUN GAZETECİLİK TANIMI
Gazeteciliği sadece Türkiye’de değil dünyada da yalnızca bilgiye değil aynı zamanda etik bir zemine oturtan Uğur Mumcu, gazeteciliği şöyle tanımlıyordu:
“Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir."
(Milliyet, 3 Mayıs 1992)
UĞUR MUMCU’NUN KİTAPLARI
- Mobilya Dosyası (1975)
- Suçlular ve Güçlüler (1975)
- Sakıncalı Piyade (1977)
- Bir Pulsuz Dilekçe (1977)
- Büyüklerimiz (1978)
- Çıkmaz Sokak (1979)
- Rabıta (1979)
- Tüfek İcad Oldu (1980)
- Silah Kaçakçılığı ve Terör (1981)
- Söz Meclisten İçeri (1981)
- Ağca Dosyası (1982)
- Terörsüz Özgürlük (1982)
- Papa-Mafya-Ağca (1984)
- Sakıncasız (1984)
- Devrimci ve Demokrat (1985)
- Liberal Çiftlik (1985)
- Aybar ile Söyleşi (1986)
- 12 Eylül Adaleti (1987)
- İnkılap Mektupları (1987)
- Bir Uzun Yürüyüş (1988)
- Tarikat-Siyaset-Ticaret (1988)
- 40'ların Cadı Kazanı (1990)
- Kâzım Karabekir Anlatıyor (1990)
- Kürt İslam Ayaklanması 1919-1925 (1991)
- Gazi Paşa'ya Suikast (1992)
- Kürt Dosyası (1993)
- Katiller Demokrasisi (1997)
- Saklı Devletin Güncesi "Çatlı vs." (1997)
- Gazetecilik (1998)
- Polemikler (1998)
- Uyan Gazi Kemal (1998)
- Bu Düzen Böyle mi Gidecek? (1999)
- Söze Nereden Başlasam (1999)
- Bomba Davası ve İlaç Dosyası (2000)
- Unutmayalım, Unutturmayalım (2003)
- Eğilmeden Bükülmeden (2004)
- Kır Çiçekleri (2004)
- Türk Memet Nöbete (2004)
- Dost Yüzlerde Zaman (2005)
- Çocuklar İçin (2009)
- İsterler ki Susalım (2011)
- Beyaz Melek (2011)
UĞUR MUMCU HAKKINDA BESTELENEN ŞARKILAR
Uğur'lar Olsun - Selda Bağcan
Yiğidim Aslanım- Zülfü Livaneli
UĞUR MUMCU’NUN UNUTULMAYAN SÖZLERİ
"Ben Atatürkçüyüm.... Ben, cumhuriyetçiyim... Ben lâikim... Ben antiemperyalistim... Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım... Ben insan hakları savunucuyum... Ben, terörün karşısındayım... Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır."
“İmam-hatip liselerini bitirenler neden ilahiyat fakülteleri ve İslam enstitülerine gitmiyorlar da ille de kaymakam, vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar? Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesini kimler planlıyor? "
"Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar."
"Gerçekte vicdan özgürlüğü, gerçekte demokrasi laik toplumda meydana gelir. Çünkü anti-laik toplumda dince kutsal sayılan kavramlar, siyasal amaçlar için her gün sömürülür. ya da Türkiye'de olduğu gibi Arap sermayesi tarafından Türkiye'de kurulan banka sistemlerinde olduğu gibi mali çıkarlar açısından sömürülür. Bu bir sömürüdür. Mustafa Kemal de dinin gerçek yerine oturtulması, Allah ile kul arasında bir kutsal duygu olarak korunması amacıyla laikliği getirmiştir. İngiliz emperyalizminin, Arap kapitülasyonunun aracı olmaması ve siyasi sömürü aracı olmaması için. "
"Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz."
"Milliyetçilik, 'vatan, millet, Sakarya, kan, ırk, bayrak' edebiyatı mıdır, yoksa ulusun çıkarlarını, onurunu herkese karşı savunmak; yani tam bağımsızlık mıdır? Ülkenin onuru ayaklar altında çiğnenirken, 'vatan, millet, bayrak' edebiyatını yani milliyetçiliği sadece kitleleri uyutmak, kandırmak için kullanıp aslında bütün bu değerleri salt kendi siyasal ya da bireysel-sınıfsal çıkarları için kullanmak milliyetçilikse, bunun karşıtı nedir?
"Biz siyaset bakımından karşıtlarımıza özgürlük tanımazsak birer gizli faşistiz demektir."
"Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur."
"Bu masum insanlar Yahudi de olur, Arap da, Hristiyan da. Ölenlerde ırk, din ayrımı yapılmaz. Ölen insandır."
"Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi..."
“Anneler ve babalar, çocuklarını sokak ortalarında eşkiya çetelerince öldürülsünler diye yetiştirmediler. Bir gün bunların hesabı sorulacaktır. Devlet koltuklarına dayanarak kabadayılık yapanları, sanık sandalyesinde göreceğiz bir gün.”